Bu Blogda Ara

17 Eylül 2019 Salı


Havuz Suyu Analizleri (Alıntıdır)

·        ·         Havuz Suyu Analizleri
·        
Yüzme havuzları; eğitim, eğlence ve tedavi gibi çeşitli amaçlara yönelik olarak işletilen alanlardır. Konumlarına göre; açık, kapalı ve açılıp kapanabilen havuzlar, kullanım amaçlarına göre; özel, yarı özel ve genel havuzlar, yapım tekniğine göre; hazır, betonarme ve prefabrik havuzlar, kullanım sularına göre; tatlı su, deniz suyu, mineral su kullanan havuzlar olarak gruplandırılırlar.
Ülkemizde yüzme havuzlarının tabi olacağı sağlık esasları ve şartları T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından son olarak 3 Mart 2011 tarihli ve 27866 sayılı [Değişiklik; 15 Aralık 2011 tarihli ve 28143 sayılı] Resmi Gazete ’de yayımlanan “Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları Ve Şartları Hakkında Yönetmelik” ile bildirilmiştir. Bu yönetmelikte yüzme havuzlarında olması gereken “Ek-1 Kimyasal özellikler”, “Ek-2 Fiziksel özellikler” ve “Ek-3 Mikrobiyolojik özellikler” belirtilmiş olup laboratuvarımız numune alma ve analiz yapma yetkisine sahiptir.
Laboratuarımızda Ek-1, Ek-2 ve Ek-3’te belirtilen tüm parametrelerin analizleri yapılmaktadır.
Ek–1 Kimyasal Özellikler
Parametre
Analiz Aralığı
Birim
Sınır Değerler
En az
En çok
Siyanürik asit (1)
Ayda bir defa
mg/L
100
Biguanid (2)
2
30
Hidrojen Peroksid (2)
40
80
pH (2)
6,5
7,8
Amonyum (2)
0,5
Nitrit
0,5
Nitrat
50
Bakır
1
Alüminyum
0,2
Toplam alkalinite (2) (CaCO3)
30
180
Bağlı klor (3)
0,2
Kapalı yüzme havuzu suyu serbest klor (3)
1
1,5
Açık yüzme havuzu suyu serbest klor (3)
1
3
Serbest klor (4)
0,3
0,6
(1) Suyun dezenfeksiyonunda stabilizatörlü klor bileşiklerinin kullanıldığı havuzlarda bakılır.
(2) Suyun dezenfeksiyonunda “hidrojen peroksit + biguanide” kullanılması halinde hidrojen peroksit 40-80 aralığında olmalıdır. Bu durumda pH 8,2 , amonyum 1,5 ve toplam alkalinite 220 düzeyine kadar uygun kabul edilir. Bu havuzlarda serbest klor ölçümü yapılmaz, hidrojen peroksit ve biguanide ölçümü yapılır.
(3) Suyun dezenfeksiyonunda klor ve klorlu bileşiklerin kullanıldığı havuzlarda bakılır.
(4) Suyun dezenfeksiyonu için ozon, UV, klordioksit ve diğer dezenfeksiyon sistemlerinin kullanıldığı havuzlarda aranacak düzeydir.
NOT: Hidrojen peroksit, biguanide ve serbest klor ölçümleri havuz mahallinde yapılır.
Ek–2 Fiziksel Özellikler
Parametre
Analiz Aralığı
İstenen Değer
Renk
Ayda bir defa
Pt/Co olarak 10 birim
Bulanıklık
Ayda bir defa
SiO2 veya Jakson birimi olarak 5 birim ya da NTU veya FNU olarak 0,5 birim
Sıcaklık (1)
Ayda bir defa

En az
En çok
Kapalı havuz
26 oC
     28 oC
Açık havuz
26 oC
38    oC
(1) Sıcaklık ölçümü havuz mahallinde yapılır.
Ek–3 Mikrobiyolojik Özellikler
Parametre
Önerilen Metot (1)
Analiz Sıklığı (2)
Sınır Değerler
Toplam koloni (jerm) sayısı  
TS EN ISO 6222
Ayda bir defa
200 CFU(3) /ml
Toplam koliform bakteri
TS EN ISO 9308-1
0/100 ml
Escherichia coli
TS EN ISO 9308-1
0/100 ml
Pseudomonas aeruginosa
TS EN ISO 16266
0/100 ml
(1)  Laboratuvarlar önerilen metot dışında, referanslarını göstermek şartı ile başka bir metodu da  kullanabilir.
(2)  Yüzme havuzu kullanımının yoğun olduğu dönemlerde analiz sıklığı ayda iki defa olmalıdır.
(3)  CFU Colony Forming Unit (koloni oluşturan birim).
Legionella Kontrolü
Su Sistemlerinde ve Biyofilm’de Legionella pneumophila ve Lejyoner hastalığı
Legionella bakterileri, insanlarda ciddi enfeksiyonlara neden olabilen bir mikroorganizmadır. Lejyoner hastalığı ve Pontiac ateşlenmesi adında iki formu olan enfeksiyona neden olur. Lejyoner hastalığı, tehlikesi olan ve pnömaninin (akciğer iltihabı) bir tipi olan enfeksiyondur. Pontiac ise solunum hastalıklarının hafif bir formlarından biridir.
Legionella bakterileri çevrede kendiliğinden oluşur. Yapay su sistemleri, Legionella bakterilerinin yüksek sayıda üremesine elverişli ortamlar oluşturabilir. Söz konusu sistemlere evaporatif soğutucular, kondenserler ve soğutma kuleleri örnek verilebilir. Soğutma kulelerinin oldukça etkili hava tutucular olduklarını iyi bilmek ve hatırlamak gerekir. Soğutma kulesi, kulenin etrafından geçen ve sürüklenen her akımı içine alır ve sisteme dâhil eder.
Lejyoner hastalığı ilk olarak 1976 yılında Philadelphia’da Amerikan lejyon kongresi sırasında, otelde kalmakta olan kongre katılımcıları arasında patlak veren bir pnömoni salgınının ardından tanımlanmıştır. Toplam 221 kişinin etkilendiği bu salgında, 34 kişi hayatını kaybetmiştir. Salgın etkeninin, o güne kadar tanınmayan eni bir gram negatif (-) bakteri olduğu belirlenmiş ve kongre isminden hareketle Legionella pneumophila olarak adlandırılmıştır.
Lejyoner hastalığındaki belirgin klinik özellik pnömonidir. Etkene maruz kalınmasından 2-10 gün içinde, klinik tablo ortaya çıkar. Yüksek ateş (> 38,50°C), baş ağrısı ve miyalji ilk belirtiler arasındadır. Sonrasında, gelişen pnomoni ve plöreziye göğüs ağrısı eşlik edebilir. Olguların 1/3’ünde gasroenterit ve kusma gibi bulgular, % 50’sinde mental ve nörolojik bulgular ortaya çıkar. Hastalar genellikle 3-6 gün içinde hastanelere başvururlar ve %15-20’si ölümle sonuçlanabilir.
Epidemiyolojisi 
Lejyoner hastalığı için kaynağına göre yapılan değerlendirilmede;
1. Hastane kaynaklı vakalar %23’ünü,
2. Toplumdan kazanılmış vakalar ise % 77’sim oluşturur. Aynca vakaların % 89’u sporadik. %11’i epidemik olarak görülür.
Ekolojik Özellikleri
Legionella pneumophila, doğal olarak çevresel su ve su kaynaklarında düşük konsantrasyonlarda bulunmasına karşın, insan yapımı sistemlerde (soğutma kuleleri, su dağıtım sistemleri ve depolan) daha yoğun bulunur.
Klora dirençli, aside zayıf dirençli, solunum sisteminde kolay üreyen bir bakteridir. Legionella pneumophila, geniş fiziksel yelpaze içerisinde, su örneklerinde yıllarca canlı kalabilen bir bakteridir. Çevresel ortamda üç şekilde bulunurlar:
1. Su içerisinde serbest halde,
2. Mavi-yeşil alglerde, amip ve kamçılı protozoonlarda.
Bunlar, karbon ve enerji kaynaklarım kullanarak üreyen ve belirli bir üreme yoğunluğuna erişince adı geçen canlıları parçalayan mikroorganizmadır.
Örnek bir çalışmada:
* Sıcak su sistemlerinde, Hartmanella vermıformis %65. Echinamoeba spp %15, Saccamoeba spp % 12, Vahlkapfia spp %8 oranında tespit edilmiştir. Yüksek oranda enfeksiyöz özelliğe sahip ve fatalitesi yüksek seyreden, amip içerisine yerleşerek çoğalan bakteri, Hartmanella vermiformis ve Saccamoeba spp. Vahlkapfıa spp içerisinde 55 °C’ye kadar dayamklılık gösterir. Echinamoeba spp 44 °C’nin üzerinde yaşayamaz.
* Soğuk su sistemlerinde, Acanthomoeba spp %22, Naegleria spp %22, Vahlkapfia spp %20, Hartmanella vemuformis %15, Vanella spp %7 ve sınıflandırılamayan grup %15 oranında tespit edilmiştir. Acanthomoeba spp, Naegleria spp ve Vahlkapfia spp’nin 45 °C’nin üzerinde yaşayamadığı tespit edilmiştir. Amip içerisinde yerleşerek su içerisinde simbiyoz yaşam sürdürür
Legionella bakterisi;
• Su depolarının dip kısmında kommensal mikroflora ile ortak yaşam gösterir,
• Hücre içi yaşayabilir ve hızla çoğalabilir,
• Özellikle salgınlarda amip içi formu, sıklıkla etkendir,
• Bu sayede ısıya, asiditeye, yüksek ozmolariteye karşı daha dayanıklıdır.
• Kullanılan dezenfektanlar ve biyositlerin etkinliği daha düşüktür.
• Amip içi bakteriler kültürde üremezler.
3. Biyofilm içerisinde yaşarlar. Biyofilm, canlı ya da cansız bir yüzeye yapışarak kendi ürettikleri jelsi bir tabaka içinde yaşayan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluktur. Legionella cinsi bakteriler bu tabaka içerisinde dezenfektanların, biyositlerin, sıcaklığın, pH dalgalanmalarının etkisinden korunur.
Biyofilm tabakası, derz ve korozyon sonucu oluşan çatlak ve aşınmış yüzeylerde, su dolaşımının oluşmadığı ölü bölgelerde, borların bağlantı sistemlerinde ve kum filtrelerinin içinde kumların üstünde oluşabilmektedir.
1-Bakteri, tutunacağı yüzeye aktif hareket ya da konveksiyon hareketi ile yaklaşır.
2-Yüzeye yeterli uzaklıkta olduğu anda da itici ve çekici güçlerin etkisi ile yüzeye yapışır.
3-Yüzeye sıkıca tutunan bakteri biyofilm tabakasını olşturur.
4-Biyofilm gelişmesi sionrasında ince bir tabaka biyofilmden ayrılarak suya geçer. Bylece biyofilm içindeki mikroorganizmaların sistem suyuna geçmesi ve sistemin diğer parçalarına ulaşarak uygun yerlerde kolonize olmaların sağlarlar.
Legionella pneumophila nerelerde kolayca çoğalabilir?
Oteller, Rezidanslar, Hastaneler, Okullar, Kaplıcalar, Termal ve Süs havuzları, Alışveriş Merkezleri, Termal Banyolar, Termal Çamurlar, Dereler, Ufak göller ve Kıyılarındaki Toprak, Kazılan topraktan çıkan aerosol
Legionella bakterisinin yaşama koşullarını etkileyen faktörler:
1. Sıcaklık
Sıcaklıkla ilgili veriler:
0–20°C: Üremesi durur. (Ancak ölmemekte ve eksi derecelerde aylarca yaşayabilmektedir!!!)
20–25°C: Üremesi önemsiz derecededir.
25–42°C: Üreme için en uygun sıcaklık aralığıdır.
37°C: Uygun ortamda 2 saat içinde iki katına çıkar. 48 saat içinde de sayısal olarak ileri derecede çoğalarak tehdit edici boyuta ulaşır.
43–50°C: Üremesi durur.
50°C: Birkaç saat yaşayabilir.
60°C: Birkaç dakika yaşayabilir.
70°C: Teorik olarak yaşam şansı sıfıra yakındır (ancak ortamdaki korozyon ve sistemin projelendirilmesi sonucu % 100 etkinlik kolaylıkla sağlanamaz. %99,999 etkinlik bile yeterli sayılmamalıdır)
2. pH değeri: 6,9 en uygun değerdir.
3. Demiroksit büyüme ve çoğalmayı hızlandırır.
• Hijyen (nutrientler): Kirler ve birikintiler ku-luçka için uygun ortam oluşturulur.
• Kommensal mikroflora: Ortamda bulunan diğer mikroorganizmaların varlığı.
Enfeksiyon kaynakları
Su dağıtım sistemleri Legionella pneumophila’ nın vayılımı açısından temel kaynaklardır. Hastane su dağıtım sistemleri ile hastanede oluşan enfeksiyonlar arasında bağlantı moleküler finger-printing yöntemi ile saptanmıştır. Örneğin; Legionella pneumophila ile oluşan hastane infeksiyonlarında; İngiltere’deki 21 hastanenin 12’sinin su deposundan bakteri izole edilmiştir. Toplumdan kazanılmış Lejyonella hastalığı, endüstriyel ve yerleşim bölgelerindeki su kaynaklarının kontaminasyonu ile bağlantılıdır.
Duş Başlığı ve Armatür ve Giderlerin Dezenfeksiyonu
Uygun bir non-oxidising biyosit, önerilen dozda su ile karıştırılarak, tüm yüzeylerin üzerlerine yeteri kadar püskürtülmelidir. 2. Dezenfeksiyon işleminden önce temizlik işlemlerinin mutlaka yapılmış olması gereklidir.
Etkenin tespit edildiği yerler:
•Soğutma kulelerinin ve klima cihazlarının suyundan,
•Sıcak ve soğuk su sistemlerinden; su tanklarından, duş başlıkları ve sıcak su musluklarından, bahçe sulamalarda kullanılan sprinklerden.
•Termal banyolar, çamurlar ve kaplıcalardan.
•Derelerden, ufak göllerden ve bunların kıyılarındaki topraktan,
•Ayrıca oda nemlendiricilerinin de. Legionella pneumophila içeren aerosollerı yaydığı saptanmıştır.
•Mekanik solunum cihazlarında kullanılan araç ve gereçlerin, solunum yolu içindeki tüplerin, lejyoner mikrobu ile kirli sularla yıkanması sonucunda, fazla sayıda hastane infeksiyonu olgusu bildirilmiştir.
•Kazılan topraktan çıkan aerosolleünde enfeksiyonun yayılmasında rol oynadığı saptanmıştır. Yaraların, lejyoner mikrobu ile kirli sularla yıkanması sonrasında oluşan yara infeksiyonları. hemodiyaliz fistül infeksiyonlan ve gastrointestinal sistem infeksiyonları da olgu takdimi olarak bildirilmiştir.
Lejyoner hastalığının insidansı, su depolarındaki mikroorganizmaların yoğunluğu ve kişilerin bağışıklık sisteminin duyarlılığı ile bağlantılıdır.
Laboratuvar tanı yöntemlerinin yetersizliği nedeni ile Legionella infeksiyonlarının bilinenden çok daha fazla olabileceği belirtilmektedir. Toplumsal kaynaklı (çevresel) pnömonilerin geriye dönük çalışmalarında, Lejyoner hastalığının görülme sıklığı ise % l-40 olarak belirtilmektedir. Genellikle, klinik mikrobiyologlar ilgilerini, klinik tanı ve hastalara ait muayene maddelerinde yoğunlaştırırlar. Legionella türleri çevresel bakteridir ve doğada geniş bir yelpaze içerisinde yaşarlar.
Çevresel epidemik hastalıklar, otel, motel ve tatil köyü gibi bölgelerde ilginin toplanmasına neden olur. Fakat her problemli bölgenin gözlenmeside pratik olarak mümkün değildir. Hastanelerde özellikle immun-suprese hastaların tedavi edildiği sağlık kurumlarında, Legionella infeksiyonlarını saptamak önemlidir. Buna ait bir protokol bulunmalıdır.
Örneğin; atipik pnömoni olgularında, alt solunum yoluna ait materyal Legionella açısından tetkik edilmelidir. Atipik pnömoniden ölen hastaların, akciğer dokularının rutin kültürleri, potansiyel salgınları önlemek için gereklidir. Hastane çevresinin kontrolü, su depolarının dip sedimentinin kültürü protokolün esasıdır.
Otel, okul, hastane, kışla gibi büyük binalar, merkezi soğutma veya sıcak su sistemine genellikle sahip olmakta ve dolayısıyla, gerekli önlemler alınmadığı takdirde sudan kaynaklanan sağlık problemleri görülmektedir.
Lejyoner hastalığında ölüm oranı %15 civarında olup, vakalar ve salgınlar daha çok yaz ve sonbahar aylarında görülmektedir.
Lejyoner Hastalığı Oluşumunda Çevresel Risk Faktörleri
Lejyoner hastalığının oluşabilmesi için Legionella bakterisi ile kirlemiş suyun aerosol halinde solunması gerekir. Böylece mikrop akciğere ulaşarak hastalığı oluşturabilir. Solunabilen aerosolde (pülverize haldeki su ile hava karışımında) su tanecik büyüklükleri 1 ila 5 mikron çap aralığındadır. Tanecik çapı küçüldükçe tehlike riski artar, çünkü 5 mikron ve altındaki su zerrecikleri akciğerin en derin noktalarına kadar geçebilir ve bunlar tekrar kolayca dışarı atılamaz. Öte yandan küçük tanecikler hava akımları ile çok uzak mesafelere taşınabilir (soğutma kulelerinden 3 km mesafelere kadar).
-Hastalık riski solunan mikrop sayısı ile orantılıdır.
Solunan aerosol ne kadar yoğun bir biçimde Legionella bakterisi ile kirlenmişse bu aerosol ne kadar yoğun ise, aynı oranda hastalığa yakalanma riski vardır.
-Bir diğer önemli risk faktörü de temas süresidir.
Duş yaparken temas süresi dakikalar mertebesindedir. Halbuki bir terapi havuzunda veya jakuzide bu süre daha uzundur. Örneğin bir soğutma kulesinden kaynaklanarak kirlenmiş bir binada ise, her gün 8-10 saat temas süresi söz konusudur.
Legionella bakterisi doğada ve su kaynaklarında bulunmaktadır. Şebeke sularının dezenfeksiyonu, Legionella bakterisinin tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayamaz, bir miktar bakteri mutlaka sistem aracılığı ile binalara ulaşır, ancak önemli olan bu yolla binaya ulaşan su içinde, bakterinin üreyip çoğalabilmesi için uygun ortamın yaratılmamasıdır.
Hastalığın geçişindeki zincirin en önemli üç halkası Legionella bakterisinin çoğalması, yayılması ve geçişidir. Bu aşamalar mekanik tesisat içerisinde meydana geldiğine göre, hastalıkla mücadelenin esas alanı, bina tesisatı olmaktadır. Tesisatın mühendislik tasarımının iyi olması, tasarlanan planın iyi uygulanması ve daha sonra da tesisatın işletimi süresince gerekli bakım ve önlemlerin alınması ile hastalık önlenebilir.
Tesisatta Legionella Potansiyeli olan yerler
Legionella bakterisinin büyümesi için:
Uygun sıcaklık gereklidir, 25–42°C üreyebilmesi için en uygun aralıktır.
Suyun pH değeri: 6,9 en uygun değerdir.
Ortamdaki demiroksit büyüme ve çoğalmayı hızlandırır.
Hijyen: Kirler ve birikintiler kuluçka için uygun ortam oluşturur.
Tesisatta Legionella üremesine uygun olan ve lejyoner hastalığının çıkmasına neden olabilecek sistem ve elemanlar aşağıda sayılmıştır. Bu sistem ve elemanlardan kaynaklandığı belirlenen lejyoner hastalığı vakaları mevcuttur:
Kullanım su sistemleri (duşlar ve musluklar ve su depolan),
Soğutma kuleleri ve buharlaşma (Evaporatif) kondenserler,
Fancoiller ve split klimalar,
Açık sistem güneş kollektörleri,
Terapi havuzları, jakuziler,
Nemlendiriciler (özellikle sulu tip),
Süs havuz ve çeşmeleri, fıskiyeler,
Bahçe sulama ve yangın söndürme sistemlerinde kullanılan springler sistemi.
Otel Su Sistemleri ve Legionella Kolonizasyonu Riski
Kullanım (açık devre) su sistemleri
En iyi korunan içme suyu kaynaklarında bile küçük miktarlarda mikrobiyolojik hayat formları bulunabilir. Bu bakteriler şebeke ile konutlara taşınır. Ancak iyi bir şehir şebekesinde bu bakterilerin sayısı çok azdır ve zararlı düzeyde değildir. Eğer bina tesisatında uygun koşullar yaratılırsa, bakteriler hızla çoğalır ve sayısal olarak kısa sürede çok yüksek miktarlara ulaşır ve hayatı tehdit eden kirlenmelere yol açabilir.
Su tankları, kullanılmayan boru sistemi parçalan, su filtreleri ve duş başlıkları bakteri ve virüslerin çoğalma yerleridir. Hatalı tasarım, kötü bakım ve işletme Legionella gelişmesi ve çoğalması için uygun şartlan yaratabilir. Özellikle suyun durgun kalmasına veya çeperlerde biyofilm oluşmasına imkan tanınıyorsa, bu potansiyel daha fazla olacaktır.
Kullanım suyunun sıcaklığı, Legionella bakterisinin çoğalması açısından en önemli faktördür. Soğuk suyun daima 25°C’nin altında, sıcak suyun ise 50°C’nin üzerinde tutulması gerekir. Evlerde su tesisatının Legionella potansiyeli ve lejyoner hastalığı ile ilişkisi konusunda İngiltere’de bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre:
-Boylerin 60°C ve üstünde set edilmesi halinde araştırma kapsamındaki evlerin 20/32’sinde (% 62,5’unda) Legionella bakterisine rastlanmamıştır.
-Sıcak su cihazlarında (boyler) Legionella bulunduğunda, sıcak su musluklarının çoğunda da Legionella bulunmuştur.
-Cihazda Legionella yokken musluklarda çok az rastlanmıştır.
-Evlerde en büyük risk faktörü, kapaksız su depoları bulundurma halinde geçerlidir.
-Kirli görünüşlü su içeren depolar veya yüzeyleri kirli görülen depolar daha fazla Legionella riski taşımaktadır.
-Eğer, soğuk su sisteminde Legionella varsa, kullanma sıcak suyu sisteminde daha fazla risk oluşmaktadır. Bu durumda, su sıcaklığı çok önemli bir parametredir.
Soğutma kuleleri ve buharlaşma kondenserler: Soğutma kulelerini kapak devreli ve açık devreli olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Kapalı devre soğutma kuleleri: Kapalı devre soğutma kulelerinde, soğutulmak istenen proses akışkanı (chiller devresinde dolaşan su) hava ile doğrudan temasta değildir. Su boruların içindedir. Boru dışında boruları ıslatan ve hava ile temasta olan sekonder devre suyu, açık devreli soğutma kulelerine göre çok daha az miktardadır. Sekonder devrede dış borulara genellikle yoktur. Su tamamen cihaz içinde sirküle eder.
Açık devre soğutma kuleleri: Soğutma kuleleri, dizayn itibarı ile bakterilerin oluşumu ve çoğalması için en uygun ortamlardan biridir (Şekil 1). Kule tabanında, haznedeki su pompa ile kondensere basılır. Su kondenserden geçerken, soğutucu akışkan üzerindeki ısıyı alır ve tekrar soğutma kulesi üst noktasından kule tabanına doğru akar. Akış esnasında su kule tabanına doğru dolgu malzeme arasından yavaşça akarken, kule üzerindeki fan da dolgu malzemeden yukarıya doğru sağladığı hava geçişleri ile suyu buharlaştırarak soğutur. İşte bu proses esnasında, aerosol olarak dökülen su. ters akımla hava ile ortama pülvarize yayılmaktadır.
Her ne kadar su tutucu perdelerde sürüklenen suyun bir kısmı tutulsa da, genellikle 5 mikron altindaki su zerrecikleri etrafa yayılır. Damla tutucu olmadan sürüklenen su. resirküle suyun % 11 ‘i kadardır. Kaliteli tip soğutma kulelerinde damla tutucularla bu oran %0’ ra kadar indirilir. Bundan dolayı, damla tutucular kulelerin en önemli elemanlarından biridir.
Soğutma kulelerinde Legionella bakterisinin çoğalacağı yer su haznesidir (veya havuzu). Bu haznede genellikle su sıcaklığı 29-35°C arasındadır. Ancak çalışma stratejisi dış ortam sıcaklığı ve sistem ısı yüküne bağlı olarak, sıcaklıklar 21°C’nin altına inebilir veya 49°C’nin üstüne çıkabilir. Özellikle yaz aylarında soğutma kulelerinde Legionella çoğalması için çok uygun sıcaklık değerlerine ulaşabilir. Bu hazneden biriken yabancı maddeler; tortu ve ısı geçiş yüzeylerindeki kirler ve birikintiler kuluçka için uygun bir ortam yaratır. Soğutma kuleleri kaynaklı çok sayıda lejyoner hastalığı bildirilmiştir. Soğutma kulelerinde Legionella ile mücadelede en önemli nokta, sistemin temiz tutulması ve biyolojik şartlandırma yapılmasıdır. Su şartlandırması konusunda uzman kişilere danışılması ve onun gözetiminde bir program uygulanması çok önemlidir.
Fancoiller ve split klimalar: Bu cihazlar direkt Lejyoner hastalığı kaynağı olarak gösterilemeyebilir, ancak yoğuşma tavalarında bulunan, drenajdaki sorunlardan kaynaklanan su birikintileri, solunum yoluyla bulaşan her tür mikroorganizma için risk teşkil eder. Bu sistemin mutlaka periyodik aralıklarla temizlenmesi ve biyolojik tıkanmayı önlemek amacıyla, uzun etkili yavaş salınımlı bir biyosit ile dezenfekte edilmesi gerekir.
Açık sistem güneş kollektörleri: Güneşli kullanma sıcak suyu ısıtma sistemleri Legionella için yüksek kirlenme riski olan sistemlerdir. Yılın büyük kısmında sıcaklıklar 30–45°C arasında kalmaktadır. Bu nedenle güneşle su ısıtma sistemlerinde çift serpantinli boyler kullanılmalı ve ikinci serpantine sıcak su kazanı gibi konvensiyonel bir enerji kaynağından bağlantı yapılmalıdır.
Belirli zamanlarda bu kaynak yardımı ile su sıcaklığı yükseltilerek, sistemde termik dezenfeksiyon yapılmalıdır. Güneşle su ısıtma sistemlerine giren suyun doğru ve hijyenik şartlarda depolanması ve pompalanması halinde güneş kaynaklı sistemler kullanılabilir. Enerji politikaları da bu kullanımı teşvik etmektedir. Ülkemizin güney sahillerinde olduğu gibi, Hollanda ve Almanya gibi pek çok batı ülkesinde de sıcak su üretiminde güneşten yararlanma çok yaygındır ve giderek de çoğalmaktadır.
Terapi havuzları ve jakuziler: Tedavi amaçlı kullanılabilen bu tür havuzlarda su pülverize olarak havuz içerisine verildiği için risk teşkil etmektedir. Genellikle bu tür havuzlar sürekli dezenfeksiyonla (klor, brom vs.) şartlandırıldığı için, bu havuzlarda dikkat edilmesi gereken en önemli şey, ölçülebilen serbest dezenfektan (klor, brom) konsantrasyonunu yüksek tutmaktır (1–1.5 ppm).
Nemlendiriciler (sulu tip): Yıkamalı nemlendiriciler ve atomizörlü nemlendiriciler, klima santralindeki şartlandırılmış havanın nemlendirilmesinde kullanılır. Nemlendiricilerdeki suyun sıcaklığı 25 °C altında tutulmalı ve mevcut su havuzlarının uygun bir biocid ile dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.
Süs havuzu ve çeşmelerin fıskiyeleri: Bu havuzlarda, ortama yayılan su zerreciklerinin özellikle 5 mikron ve altındaki büyüklükte olanları risk teşkil etmektedir. Bu havuzlarda da, yüzme havuzlarındaki gibi sürekli bir sirkülasyon ve dezenfeksiyon sağlanmalıdır.
Bahçe sulama ve yangın söndürme springleri: Bahçe sulamada, özellikle kuyu suyu veya atık su arıtma deşarj suyu kullanımı, Lejyoner hastalığı oluşumu açısından ciddi derecede risk oluştururlar. Yangın söndürme için ayrı depo kullanımı mevcutsa, risk yüksektir.
Öneriler
Legionella bakterisi ile mücadelede otelde yapılması gereken çalışmalar ve kullanım süresince alınması ve takip edilmesi gerekli önlemler;
Risk Analizi
Kritik Kontrol Noktaları belirlenerek riskler analiz edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.
Eğitim
Otelde aşağıda belirtilen konuyla ilgili personelin bilgilendirilmesi gereklidir.
1. Teknik servis elemanları,
2. Otel işleri ile ilgili çalışanlar (housekeeping crew),
3. Bahçeden sorumlu personel,
4. Hamam, sauna çalışanları,
5. Konu ile ilgili diğer personel.
Sorumluluk 
Otel sorumlusu ve bölüm sorumluları tayin edilmelidir.
1. Otel sorumlusunun, teknik işlerden sorumlu müdür veya yetkili bir kişi olması uygundur.
2. Teknik servis, housekeeping, bahçe ile ilgili uygulamadan ve takibinden sorumlu kişiler belirlenmelidir.
Bakım-mekanik temizlik
1. Otelin sezon süresine ve şartlarına uygun olarak belirlenen zamanlarda, sistemin bakım ve temizliği, anlaşmalı firma tarafından belirtilen şartnameler doğrultusunda yapılmalı ve kontrol edilmelidir.
2. Tüm işlemler, ayrıntılarıyla kayıtlara geçirilmeli, firma ve otel yetkilileri tarafından imzalanmalıdır.
Sistemin korunması
Aşağıdaki önlemlerin alınması, tesisatın korunması açısından gereklidir:
1. Sistem kullanıma açıldıktan sonra, dezenfeksiyon düzenli ve sürekli uygulanmalıdır.
2. Isıtma ve soğutma sistemlerinin sulan, kireç ve korozyon inhibitörleri ile şartlandırılmalıdır.
3. Isı ile ilgili şartnamelere uyulmalıdır.
Takip
Koruma ile ilgili uygulamaların takibinin yapılması.
1. Ayda bir bakteriyolojik su analizleri ile takip (Bakteriyolojik, fizyolojik ve kimyasal),
2. Periyodik aralıklarla Legionella su kültürü yapılması aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı önerilir:
3. Dezenfeksiyonun etkinliğinin araştırılması,
¨ Sorumlu personelin in-direkt denetimi
(kullanılan ürünlerin uygun şekilde kullanımı, ısı takibi, kesinti sonrası gerekli uygulamalar gibi diğer önlemlerin denetlenmesi).
Tesislerde Legionella pneumophila Kontrolü İçin Numune Alınması Önerilen Kritik Noktalar
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, kritik kontrol noktalarından numune alma ve analiz periyodu ayda bir olacak şekilde düzenlenmiştir.
1-Sıcak Su Tanklarının Tümü (çift numune ile test edilmelidir)
2-Soğuk Su Tanklarının Tümü (yumuşatma tankları dahil, çift numune ile test edilmelidir)
3-Air-conditioning sistem soğutma kulesi (en az bir numune ile test edilmelidir)
4-Air-conditioning sistem kondansörü (en az bir numune ile test edilmelidir)
5-Tüm katların en az birer odasının duş başlıkları (en az bir numune ile test edilmelidir)
6-Tüm katların en az birer odasının lavabo muslukları(en az bir numune ile test edilmelidir)
7-Varsa Türk hamamı (birkaç numune ile test edilmelidir)
8-Varsa termal havuzların suyu (her birinden birer numune ile test edilmelidir)
9-Varsa artezyen kuyusu ve ya artezyen suyunun deposu (birer numune ile test edilmelidir)
10-Bina lobisinin dekoratif/fıskıyeli havuzu (en az bir numune ile test edilmelidir)
11-Hastanelerdeki solunum terapi ekipmanları (en az bir numune ile test edilmelidir)
Kullanım süresince alınması ve takip edilmesi gerekli önlemler
Kullanım soğuk suyu
1.Tesis soğuk su tankları, yılda en az bir kez olmak üzere temizliğe tabi tutulmalıdır (Ek A).
2.Soğuk su depolan, günlük maksimum su tüketiminin üzerinde su depoluyorsa, mevcut su içinde sürekli bir dezenfeksiyon sağlanmalıdır (klor + monokloramin) ve depodaki suyun kendi içinde günde en az 1–2 kez sirkülasyonu sağlanmalıdır.
3.Su depolan, temiz bir mahalde ve yerden yükseltilmiş olmalıdır. Depoların dış etkenlerden kirlenmesine olanak tanınmamalıdır.
4.Soğuk suyun 25 °C’nin altında depolanmasına dikkat edilmelidir ve su sıcaklığı günde 2 kez ölçülerek kayıt altına alınmalıdır.
5.Tüm su boruları izole edilmelidir (böylece yoğuşma önlenerek korozyon riski azaltılır. Bu ise tesisatın ömrünü uzatır ve Legionella’nın çoğalmasını engelleyen bir faktördür).
6.Su dağıtım sisteminde; su akımının olmadığı veya çok yavaş olduğu noktalar var ise bu noktalar tespit edilerek hareketsizlik ortadan kaldırılmalıdır.
7.Müşteri olmadığında belli bir süre boş kalan odalardaki musluk ve duş başlıklarından su her gün 5 dakika kadar akıtılmalıdır.
Kullanım sıcak suyu
1.Sıcak su tankları üzerinde bir boşaltım hattı bulunmalıdır ve tanklar belli periyotlarda (3 ayda bir) boşaltılarak, dipte oluşan çamur tortusu ile tank çeperlerinde oluşan kireç ve tortu temizlenmelidir
2.Sıcak su tanklarının iç yüzeyleri, kir tutmayan ve temizlenebilen bir malzeme ile kaplanmalıda.
3.Tanka dönüş suyu sıcaklığı ise minimum 50 °C olmalıdır.
4.Tüm sıcak su boruları izole edilmelidir.
5.Sirkülasyon pompa yedekleri, sürekli çalışmaz durumda bırakılmamalıdır. Haftada bir pompalar dönüşümlü kullanılmalıdır.
Fancoiller ve split klimalar
1.Minimum 6 ayda bir fancoil ve split klima iç üniteleri, kir ve tozlardan arındırılması için malzemeye zarar vermeyen bir kimyasal ile temizlenmelidir
2.Fancoil ve split klima iç üniteleri, minimum 6 ayda bir nonoxidising bir biocid ile dezenfekte edilmelidir
3.Fancoil ve split klima yoğuşma tavaları içerisi ne, yoğuşan sudan oluşabilecek mikrobiyolojik kirlenmeyi ve drenajların tıkanmasını engelleyecek uzun etkili bir biocid konulmalıdır.
Soğutma kuleleri
1.Soğutma kulesi suyu, çalıştığı süre boyunca, kireç ve korozyon önleyici bir kimyasal şartlandırma programına tabi tutulmalıdır.
2.Soğutma kulesi suyu, çalıştığı süre boyunca, biyolojik aktivasyonu engelleyici bir biocid ile dezenfeksiyona tabi tutulmalıdır.
3.Toplam su miktarı; kule havuzu ve kondenser ile ara tesisattaki su dahil edilerek kule üzerinde belirtilmelidir. Bu kullanılacak olan kireç ve korozyon inhibitörleri ve biocidlerin dozlanmalan açısından önemlidir.
4.Kullanımda olan soğutma kuleleri, yılda en az iki kez kimyasal ve mekanik temizliğe tabi tu tularak tortu ve sediment sistemden uzaklaştırılmalıdır.
Duşlar ve Armatürler
-1. Yılda en az bir kez olmak üzere; duş başlıkları ve armatür filtreleri üzerindeki tortu ve sediment, uygun bir kireç çözücü ile önce temizlenmelidir
-Duş başlıkları, armatürler, lavabo ve küvet giderleri, haftalık periyotlarda, uygun bir nonoxi-dising biocid ile dezenfekte edilmelidir
Su sistemlerinde alınması gerekli yapısal önlemler
1.Su depolan sıkı kapanan kapaklı olmalıdır. Mümkün olduğunca temiz bir mahalde ve yerden yükseltilmiş olarak ulunrhahdırlar.
2.Miks batarya kullanmaktan kaçınmalıdır. Bu bataryalarda sıcak ve soğuk su birbirine karışmakta ve sıcak su soğuk su hattına kaçabilmektedir.
3.Hidrofor tesisatında da DİT tipi, içinde suyun hareketli kaldığı kapalı depolar kullanılmalıdır.
4.Boyler tesisatlarında içinde suyun hareketli tutularak sürekli değiştiği (DİT tip) depolar kullanılmalıdır.
5.Boyler deposunun tamamen boşaltılabilme ve temizlenebilme imkanı olmalıdır. Boylerlerde ısıtıcı serpantin mümkün olduğu kadar alt seviyede bulunmalı, böylece suyun yeterince hareketi sağlanmalıdır.
6.Boyler iç yüzeyleri kir tutmayan ve temizlenebilen bir malzemeyle kaplı olmalıdır. En mükemmel olanı cam kaplı boylerdir.
7.Boru tesisatında çalışmayan ölü uçlar bulunmamalıdır.
8.Soğuk ve sıcak su boruları izole edilmelidir. (Böylece Yoğuşma önlenerek korozyon riski azalır; İzolasyon, ısı kaybını azaltır.)
9.Bu borulardan birbirine ısı geçiş imkanı olmamalıdır. Duvar içinden geçen sıcak ve soğuk su boruları arasında yaklaşık 30 cm mesafe olmalıdır.
10.Dışarıdaki tanklar direkt güneş ışınlarına karşı korunmalı ve reflektif boya ile boyanmalıdır.
11.Bodrumdaki tankların iyi havalandırılan bir bölgede olmasına gayret edilmelidir.
12.Su depolarının toprak altında veya bodrum katta yapılması, içerisinin havuz seramiği ile derzsiz kaplanması tavsiye edilir. Pürüzsüz ve hijyenik tip kaplama malzemesi temizliği de kolaylaştırır.
13.Yangın suyu için ayn depo uygulaması uygun değildir. Depo içindeki durgun su hastalığın üremesi için uygun bir ortam oluşturur.
14.Kullanma suyu ve yangın için ortak su deposu seçilmelidir. Yangın durumunda gerekli suyun temini için, su gereken seviyeye indiğinde otomatik seviye alarmı devreye girecek şekilde ayarlanmalıdır.
15.Soğutma kulelerinin ve buharlaşmalı evaporatörlerin yerleştirmesinde aşağıdaki konulara dikkat edilmelidir:
•Klima santrallerinin taze hava alış menfezlerinden ve açılabilen pencerelerden mümkün olduğu kadar uzağa yerleştirilmelidirler.
•Soğutma kulesinin klima santralinin dış hava emiş ağızlarından ve pencerelerden, lokanta, kafeterya vb. insanların yoğun olduğu yerlere en az 10 metre ve daha uzak olması, hakim rüzgar yönünde soğutma kulesinin daha ileri noktaya montajı ve soğutma drenajının hav kesicili (sifonla) drenaja bağlanması gerekir. Rüzgar şiddetine bağlı olarak soğutma kulesinden 3 km uzağa kadar Legionella bakterilerinin taşınabildiği unutulmamalı ve kulenin bakım, temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri zenle yapılmalıdır.
•Mutfak egzoz fanları, bacalar gibi organik madde kaynaklarının yanına ve yakınına yerleştirilmemelidir.
•Hakim olan rüzgar yönü, dışarıdaki halka açık alanlar ve yaşam mahallerinin konumuna göre değerlendirilmeli ve sistem ona göre planlanmalıdır.
•Soğutma kulelerinde kullanılan malzeme pürüzlü olmayan, kolay temizlenebilir yüzeyli olmalıdır. Metalik olmayan bileşenler ve ahşap gibi bazı doğal malzemeler bu açıdan sakıncalıdır ve konstrüksiyonda kullanılması tavsiye edilmez.
•Cihazın genel tasarımında durağan su bölgelerinden kaçınılmalı, elemanlara kolay ulaşım temizleme numune alma ve drenaj imkanı tanınmalıdır. Komponentler kolayca çıkarılabilmelidir.
Soğuk Su Depoları
1.Depo içerisindeki su, boşaltma vanası açılarak tamamen boşaltılmalıdır.
2.Tesisattaki su boşaltılması için tüm pompalar sökülmeli, bodrum ve zemin kattaki musluklar açılmalıdır.
3.Sistemin boşaldığı gözlendikten sonra, tüm musluklar kapatılmalıdır.
4.Depo iç yüzeyleri üzerinde bir tortu tabakası mevcut ise, uygun bir asidik temizleyici ile mevcut tortu tabakası temizlenmelidir:
•Temizlik yapacak personel, öncelikle uygun bir eldiven ve asit gazlarını absorbe edebilecek gaz maskesi giymelidir.
•Ürün belirtilen konsantrasyonda (1/1-1/4) su ile seyreltilerek depo iç yüzeylerine fırça ile sürülmeli ve tortuların giderildiğinden emin olunmalıdır.
•Depo içi boşaltılarak tüm kirlilikler dışan atılmalı ve depo tamamen tekrar taze su ile doldurulmalıdır.
•Dolu olan depo, boşaltma vanası açılarak tekrar boşaltılmalıdır.
5.Pompalar monte edilmeli, depolar ve tesisat, tekrar doldurulmalıdır.
6.Depo içinde serbest klor konsantrasyonu 5 ppm (mg/lt) olacak şekilde şok klorlama yapılmalı ve 30 dakika beklenmelidir (%15’lik sıvı klor—> 1m^ su hacmi için —> 50 gr sıvı klor).
7.Sistemde 5 ppm (mg/lt) monokloramin olacak şekilde, dozaj pompası ile sisteme uygun kimyasal dozlanmalıdır.
8.Tesisatın en uzak noktasından başlanarak, musluklar, duşlar, rezervuarlar ve bahçe sulama fıskiyeleri açılarak suyun 5 dk süre ile tüm tesisattan akması sağlanmalıdır.
9.En uzak noktadaki monokloramin istenilen seviyeye ulaşınca, tüm musluklar, duşlar ve bahçe sulama fıskiyeleri kapatılmalıdır.
10.Sistem içinde su 24 saat bekletildikten sonra, sıcak ve soğuk su sistemleri boşaltılmalıdır.
11.Depo ve tesisat tekrar doldurularak, son kullanım noktasında 2.0 ppm monokloramin olacak şekilde dozaj pompası ayarlanmalıdır.
Sıcak Su Tankları
1.Sıcak su tankları içerisinde mevcut su, öncelikle boşaltılarak tortu ve pislikler uzaklaştırılır.
2.Tank hacmi, inhibitör içeren bit asidik temizleyici ile önerilen konsantrasyonda su ile tekrar doldurularak, 4–5 saat kadar pompa ile sirküle ettirilir.
3.Tank içerisindeki su, tamamen boşaltılarak taze su ve pH dengeleyici ile tekrar doldurulur ve böylece sistem içinde pH nötralizasyonu sağlanır.
4.Tank içerisindeki su boşaltılarak, yeniden taze su alınır.
5.Sistem devreye alınmaya hazırdır.
Evaporatör Temizliği (Fancoil ve Split Klimalar)
1.El pompası haznesinde; alüminyum yüzey temizleyici ile önerilen konsantrasyonda su ile karıştırılarak, evaporatörün kanatçıkları arasına basınçlı olarak püskürtülür.
2.Karışımın, evaporatörün alüminyum kanatçıkları arasında köpürerek işlevini yerine getirmesi beklenir.
3.Takribi 5 dakika kadar sonra yüzey üzerine su püskürtülerek, karışımın mevcut kirlilik ile birlikte tava içeresine akması sağlanır.
Evaporatör Dezenfeksiyonu (Fancoil ve Split Klimalar)
1.Non-oxidising genel bir dezenfektan önerilen şekilde evaporatörün kanatçıklarına püskürtülür.
2.Dezenfeksiyon işleminden öce, evaporatörde temizlik işleminin yapılması gereklidir.
Soğutma Kuleleri Temizliği
1.Soğutma kulesi sistemi (kule havuzu, borular, kondanser) suyu tamamen boşaltılmalıdır.
2.Kule içindeki springler, damla tutucular, pislik tutucu filtreler ve tüm ekipmanlar sökülerek, üzerlerinde mevcut kireç ve kısır temizlenmelidir:
•Temizlik; asidik temizleyici ile önerilen doz da su ile hazırlanan bir asit banyosunda ekipmanlann bekletilmesi ile gerçekleştirilir.
3.Soğutma kulesi-kondanser hattı üzerinde var ise, kireç-kışır tabakası bir inhibitörlü asit ile temizlenmelidir:
•Kule hacmi, inhibitör içeren bir asidik temizleyici ile önerilen konsantrasyonda su ile tekrar doldurularak, 4-5 saat kadar pompa ile sirküle ettirilir.
•Sirkülasyon 3-4 saat sürdükten sonra pompa durdurularak, sistem boşaltılmalıdır.
•Tekrar doldurulan sistem suyu içerisine pH yükseltici ilavesi ile su sirküle ettirilerek pH nötralizasyonu sağlanmalı ve sistem tekrar boşaltılmalıdır.
4.Taze su ile yeniden doldurulan soğutma kulesi suyu, uygun bir biyosit ile biyolojik olarak şartlandırılmalıdır.
Duş Başlığı ve Armatür Temizliği
1.Duş başlıkları ve armatür içindeki pislik tutucu filtreler sökülmelidir.
2.Sökülen yüzeyler üzerinde, aşın deformasyon mevcut ise bu ekipmanlar değiştirilmelidir.
3.Ekipmanlar değiştirilmeyecek ise, sökülen parça
Sularda Parazit Kontrolü
SULARDA PARAZİT KONTROLÜ ve ÖNEMİ
Hayatımızın vazgeçilmezi olan su, taşıyabildiği çeşitli organik-inorganik maddeler ve mikroorganizmalar nedeniyle aynı zamanda birçok hastalığın kaynağı olabilmektedir. Su kaynaklı hastalıkların önlenebilmesi için; hastalık kaynağı olabilecek su kaynaklarının ıslahına önem verilmelidir.
Dezenfektanlara dayanıklı olmaları, yüksek nüfuz etme gücüne sahip olmaları, küçük yapılı kistlerin ortamda yoğun olarak bulunması, düşük dozda bile enfeksiyon oluşturabilmeleri gibi nedenlerle, enterik amiplerden Entamoeba histolytica, Giardia intestinalis ve koksidiyan parazitlerden Cryptosporidium parvum son yıllarda su hijyeninde üzerinde en fazla durulan parazitlerdir. Sağlık Bakanlığı, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelikte gerek kaynak suları gerekse içme ve kullanım sularında parazitlerin aranmasını zorunlu kılmıştır. Bu yönetmelikte imalathanede hazırlanan içme ve kaynak sularının 100 ml’sinde insan sağlığına zararlı parazitlerin bulunmaması gerektiğinin altı çizilmiştir.
Bilim Laboratuvarları başta konvansiyonel mikroskobik yöntem olmak üzere, ELISA VE IFA yöntemleri yanı sıra sularda bulunabilecek patojen parazitlerin saptanmasına yönelik PCR optimizasyonu çalışmalarına devam etmektedir.
Giardia intestinalis (Giardia lamblia) 
İçme suları Giardia kistleri için temel taşıyıcı olarak görev almaktadır. Parazitle infekte olan bireyler kistleri dışkı ile atarlar. Bu yüzden dere, göl, gölet gibi yüzey suları Giardia kistleriyle lağım yolu ile ya hayvan dışkısıyla kontamine olabilirler. Yer altı su kaynakları ise toprağın filtre görevi görüp kistleri tutması bakımından korunurlar. İnsanlar ve diğer memeliler Giardia’yı taşıyabilirler. Bulaşması halinde Giardia kistleri 60 günün üzerinde suda kalabilir. Ülkemizde son derece yaygın olan Giardiosis, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarına göre dünya genelinde en çok görülen parazit enfeksiyonu olup en fazla hasta grubu Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan olmak üzere her yıl 500.000 yeni vaka bildirilmektedir.
Giardia enfeksiyonunun ortaya çıkması parazitin alımından sonraki 1-4 haftayı kapsamaktadır. Enfeksiyonun meydana gelmesi için 10 kistten azı yeterlidir. Enfeksiyon varlığında ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Su kaynaklarında Giardia saptanması oldukça zordur. Giardia kontaminasyonu için kullanılan test metotları, şüpheli Giardia kirliliğini doğrulamaya yöneliktir. Bu da en az 5-10 litre suyun filtre edilmesi ve kistlerin mikroskobik inceleme sonucu görüntülenmesini kapsamaktadır. PCR ile Giardia lamblia varlığının gösterilmesi tercih edilen metottur.
Cryptosporidium
Cryptosporidium su yolu ile bulaşabilen ve Cryptosporidiosis etkeni olan bir protozoondur. Göl, nehir, yüzme havuzu gibi Cryptosporidium ile enfekte olmuş sularda yüzen kişiler, sürekli su kenarında bulunanlar, kontamine, suyla karşılaşabilen yürüyüş ya da kamçılar bu parazitle enfekte olabilirler. Kişi, parazit bulaşmış suyla yıkanır ya da içerse parazit bağırsağa doğru ilerler burada çoğalarak hastalık meydana getirir. Kistler dışkı yoluyla atılarak yaşam döngülerine devam eder.
En fazla Asya, Afrika, Avustralya ve Latin Amerika’da görülen Cryptosporidiosis insidansı % 0,6-20 arasında değişmektedir. Su kaynaklı en büyük Cryptosporidiosis salgını Wisconsin’de, 400.000 kişinin ookistle enfekte içme suyunu tüketmesi sonucu şekillendiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda, Cryptosporidium parvum ookistlerinin klorlamaya dirençli olduğu, içme suyunda maksimum 176 gün canlı kalabildiği ve bu süre sonunda % 89-99’unun yıkımlandığı bildirilmiştir. Yurt dışından bildirilen Cryptosporidium salgınlarının yanı sıra, ülkemizde de benzer salgınların var olabileceği ancak bu konuda saha fazla bildirime ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir.
Entamoeba histolytica
Entamoeba histolytica kontamine su veya yiyecek yoluyla, insandan insana bulaşabilen amipli dizanteri (Amebiasis) etkeni olan bir parazittir. Amipli dizanteri tropik ve suptropik iklim bölgesinde yaygındır. Bulaşmada, trofozoit şekil dayanıksız olduğu an, önemli değildir. Kistler sulara ve çiğ yenen besinlere karışarak hastalığa yol açar. Hastalığın bulaşmasında vektör olarak kara sineklerinde rolü büyüktür.
Ağızdan alınan kistler, doku içinde ilerler, bağırsakta ülsere neden olur. Amipler bazen portal damar (karaciğer kapı toplardamarı ) içine girerek karaciğere ulaşır, sonuçta apselere yol açar. Kan yoluyla ulaştığı diğer organlarda da apse yapabilir. Akut amipli dizanteri genellikle kistler alındıktan 8-10 gün sonra ortaya çıkmaktadır.
Deniz Suyu Analizleri
Deniz Suyu: Deniz ve okyanuslarda bulunan içinde bir çok element ve tuz içeren saf olmayan sudur. Okyanuslarda ortalama tuzluluk oranı %3.5’tir.Yani 1 kg suda 35 gram tuz bulunur.Böylece %88,8 klor bileşimi oluşur ve en büyük oran 77.7 ile sodyum klorüre aittir. Ülkemizde ve denize kıyısı olan birçok ülkede deniz turizmi oldukça gelişmiş durumdadır. Birçok kişi özellikle yaz aylarında serinlemek için denizlere akın etmektedir. Bu nedenle deniz suyunun kalitesi insan sağlığı açısından önem taşımaktadır.
*Laboratuvarımız bünyesinde deniz suyu analizleri yapılmaktadır.
Su Kirliliği Yönetmeliği’ne göre deniz sularının kimyasal ve fiziksel kalite kontrol kriterleri aşağıdaki gibidir.
Parametre
Kriter
Düşünceler
pH
6.0-9.0
Renk ve bulanıklık
Doğal
Doğal suiçi yaşam için gerekli fotosentez aktivitesinin, ölçüm derinliğindeki normal değerini % 90’dan fazla etkilemeyecek kadar olmalıdır.
Yüzer madde
Yüzer halde yağ, katran vb. sıvılarla çöp vb. sıvılarlara çöp vb. katı maddeler bulunamaz.
Askıda katı madde (mg/L)
30
Çözünmüş oksijen (mg/L)
Doygunluğun % 90’nından fazla
Çözünmüş oksijen değerleri derinlik boyunca izlenmelidir.
Parçalanabilir organik kirleticiler
Seyreldikten sonra çözünmüş oksijen varlığını yukarıda öngörülen değerden daha fazla tehlikeye düşürecek miktarda olmamalıdır.
Ham petrol ve petrol türevleri (mg/L)
0.003
Su, biyota ve sedimanda ayrı değerlendirilmeli ve tercihan hiç bulunmamalıdır.
Radyoaktivite
Sözkonusu deniz ortamına ait doğal radyoaktivite tür ve seviyeleri aşılmayacaktır. Yapay radyoaktivite ölçülmeyecek düzeyde bulunacaktır.
Üretkenlik
Söz konusu deniz ortamına ait mevsimsel üretkenlik seviyeleri korunacaktır.
Zehirlilik
Bulunmayacak
Fenoller (mg/L)
0.001
Çeşitli ağır metaller
Bakır, (mg/L)
0.01
Kadmiyum, (mg/L)
0.01
Krom, (mg/L)
0.1
Kurşun, (mg/L)
0.1
Nikel, (mg/L)
0.1
Çinko, (mg/L)
0.1
Civa, (mg/L)
0.004
Arsenik, (mg/L)
0.1
Amonyak, (mg/L)
0.02
Bununla birlikte T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından denizlerde denetlenen mikrobiyolojik kriterler;
-Toplam Koliform
-Fekal Koliform
-Fekal Streptekok


Kuyu Suyu Analizleri
İçme ve kullanma suları; kaynaklardan, nehirlerden, göllerden, yapay ya da doğal birikinti bölgelerinden, kuyulardan, hatta pahalı olmasına rağmen zorunlu olduğunda deniz suyunun arıtılmasıyla sağlanan sudan elde edilir. Ancak bütün bu su kaynaklarının en önemli kaynağını yağışlar oluşturur.
İçme ve kullanma sularını oluşum ve sağlanış biçimlerine göre üç ana grupta toplayabiliriz:
-Yağış suları (sarnıçlarda biriktirilen sular)
-Yüzeysel sular (nehir, göl, baraj vb.)
-Yeraltı suları (kaynak ve kuyular)
Yeraltı suları: Kaynak suları ve kuyulardan elde edilen sulardır. Yağış ve yüzeysel sularla beslenir. Görülüyor ki, ayrı ayrı başlıklar arasında işlememize rağmen bu su kaynakları birbiri ile ilişkilidir.
Kuyu suyu: Suların yeraltına süzülerek birikmesi ile oluşur. Kuyular açılarakyeraltı suyu yüzeye çıkarılır.Tıpkı kaynaklarda olduğu gibi kuyu sularında da gerek birincil kirlilik kontrolü ve gerekse ikincil kirlilik kontrolü ve önlemlerine dikkat etmek gerekir.
Yeraltı suları, genellikle, temiz ve doğrudan kullanıma sokulacak sular olmakla birlikte, kullanıma sokulmadan önce mutlaka test edilmesi ve öyle kullanıma sokulması gerekir. Çünkü; topraktaki nitrit, radyasyon vb doğal kirleticilerle kirli olma (birincil kirlilik) olasılığı vardır. Yeraltı sularının kullanıma sokulmasında esas sorun; elde edildiği / alındığı yerde kirlenmesinin (ikincil kirlilik) önlenmesidir. Bu nedenlerle de, yeraltı suları ister doğal olarak yeryüzüne çıksın (kaynak suları), isterse yapay olarak yeryüzüne çıkarılsın (kuyu); yeryüzüne çıktığı noktada, birtakım önlemlerin alınması gerekir. Aksi takdirde buralarda tekrar kirlenerek sağlığa zararlı hale gelebilir.
Kuyularda Dezenfeksiyon
Kuyularda en az yılda bir olmak üzere, kuyunun suyu boşaltılarak, duvarlar fırça ile iyice temizlenmelidir.
Gübrelik ve benzeri yapılardan, toprağın geçirgenlik durumuna göre, 30 -100 metre uzakta olmalıdır. Bu tür yapılar kuyuya göre daha aşağıda, yer meyline göre alt tarafta kalmalıdır.
Kuyu duvarı yer yüzeyinden 60 -70 cm daha yüksekte bitecek şekilde sonlandırılmalı (kuyu bileziği) ve ağzı uygun bir kapakla kapatılmalıdır. Kuyu bileziğinin etrafında kalan toprak yüzeyi 2- 3 metre çap genişliğinde su geçirmez bir malzeme ile kaplanarak (kuyu platformu) bilezik kenarından ve yer çatlaklarından girecek yüzeysel sulara engel olunmalıdır.
Kuyunun 10 – 15 metre etrafından çit / tel çekilmek suretiyle, hayvanların kuyu alanı ve çevresine girişine engel olunmalıdır.
Kuyunun ağzı devamlı kapalı olmalı, kuyudan suyun tulumba ile alınması tercih edilmeli, bu olmadığı takdirde kuyu çıkrık, ipi ve kovasının temizliğine özen gösterilmelidir. Her mevsim kuyu suyunun muayenesi yapılarak, kalitesinin bozulup bozulmadığı kontrol edilmelidir.
Yeraltı Suyu Kalite Standartları
Kirletici Kalite Standartları
Nitratlar 50 mg/L
İlgili metabolitler bozulma ve reaksiyon ürünlerini 0,1 µ/L
içeren pestisitlerdeki aktif maddeler 0,5 µ/L (toplam)(1)
(1) “Toplam” ilgili metabolitler, bozulma ve reaksiyon ürünlerini içeren izleme usulünde tespit edilen ve hesaplanan her bir bitki koruma ürününün toplamıdır.
Yeraltı Suyu Kirleticileri Ve Kirlilik Belirtileri İçin Eşik Değerler Kılavuzu
SYGM ve DSİ, hedeflenen iyi YAS kimyasal durumuna ulaşmak için risk altındaki YAS kütlelerini tanımlar, SYGM tüm kirleticiler ve kirlilik belirtileri için eşik değerler ve YAS kalite standartlarını belirleyip, yayımlar. Eşik değerler belirlenirken dikkate alınması gereken aşağıdaki asgari parametre listesi göz önünde bulundurulacaktır.
Parametreler
-Arsenik
-Kadmiyum
-Kurşun
-Cıva
-Amonyum
-Klorür
-Sülfat
-Trikloretilen
-Tetrakloretilen
-İletkenlik
SYGM tarafından yapılan incelemeler neticesinde havzanın ve/veya YAS kütlesinin özel durumuna göre Ek-9’da yer alan liste kullanılarak ilave parametreler ve bu parametreler için eşik değerler belirlenebilir.
-Organohalojen bileşikler ve su çevresinde bu gibi bileşikler oluşturabilecek maddeler
-Organofosforlu bileşikler.
-Organotin bileşikler.
-Kanserojen ya da biçim bozucu (mutajenik) özellikler ya da stroidojenik, tiroit, üreme yada diğer endokrin bağlantılı faaliyetleri su çevresinde ya da su çevresi yoluyla etkileyebilecek özelliklere sahip olduğu kanıtlanmış maddeler ve preparatlar yada türevleri.
-Kalıcı hidrokarbonlar ve kalıcı ve biyolojik olarak birikebilir organik toksik maddeler.
-Siyanürler
-Metaller ve metal bileşikleri
-Arsenik ve arsenik bileşikleri
-Biosidler ve bitki koruma ürünleri
-Askıda katı maddeler
-Ötrofikasyona katkıda bulunan maddeler (özellikle nitratlar ve fosfatlar)
Yeraltı Sularının İzlenmesi
Genel maksatlı izleme için YAS kütlelerinde aşağıdaki ana parametreler izlenir:
-Oksijen içeriği,
-pH değeri,
-İletkenlik,
-Nitrat,
-Amonyum.
YAS izleme noktalarının seçimi, YAS kimyasal durumunu kolay anlaşılabilir ve kapsamlı bir şekilde ortaya koyabilecek şekilde yapılmalıdır. İzlemenin sıklığı ise analiz sonuçlarının temsili izleme verisini sağlayacak şekilde olmalıdır.
İçme ve Kullanım Suyu Analizleri
Toplumun içme-kullanma (yemek yapma, diş fırçalama, temizlik ve benzeri) gereksinimleri için kullandığı şehir şebekeleri, kuyu, çeşme ve gene aynı amaçlarla kullanmak üzere teknik metotlarla tasfiye edilmiş dere, nehir ve göl suları içilebilir su olarak tanımlanır. İçme ve çeşitli maksatlarla kullanılan ve insan sağlığı ile çok yakından ilişkisi olan ve kısaca içme- kullanma suyu adı verilen sular “Alimentasyon Suyu” olarak adlandırılır.
Tarihte yaşanmış ve “günümüzde de yaşanmaya devam eden” su kaynaklı salgınlar ve bu salgınlara bağlı olan hastalık ve ölümlerin önüne geçebilmek ve insanlara “sağlıklı-temiz” su ulaştırabilmek için sular arıtma işlemlerinden geçirilmektedir. Su, arıtma tesislerinde çeşitli işlemlerden geçirilerek, sağlık şartlarına uygun hale getirildikten sonra dağıtım sistemlerine verilmektedir.
“Sağlıklı su; renksiz, kokusuz, berrak ve sağlığa zarar verebilecek mikrobiyolojik ve kimyasal kirleticilerden arındırılmış aynı zamanda sağlık için gerekli mineralleri uygun ve yeterli miktarda içeren sudur.”
Tüketiciye ulaştırmak amacıyla dağıtım sistemlerine verilen suyun belirli standart ve şartlara uygunluğu neredeyse tamdır; ne var ki suyun su dağıtım sistemlerindeki yolculuğu esnasında, çeşitli sebeplerden dolayı suyun istenen kalitesi bozulmaktadır. Su kalitesinin düşmesindeki en büyük etken, sudaki mikroorganizma sayısının artmasıdır. Ayrıca suyun kalitesinde etkili olan diğer bir etken ise suyun kimyasal içeriğidir. Suyun arıtımı sırasında, mikroorganizmalar ile mücadele için kullanılan dezenfektanlar dâhil olmak üzere, suya dışarıdan istem dışı karışan çeşitli kimyasallar suyun kimyasal kalitesini düşürmektedir. Bütün bunlara ek olarak suyun kalitesinde diğer bir belirleyici parametreyse suyun fiziksel özellikleridir.
*Laboratuvarımızda İçme ve Kullanım Suları Analizleri Yapılmaktadır.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte (Resmi Gazete Tarihi: 17.02.2005 Resmi Gazete Sayısı: 25730)” İçme ve kullanma sularının uyması gereken koşullar (Ek-1 a, b) belirtilmiş ve gösterge parametreleri Ek-1 c’de bildirilmiştir.
Ek -1 Parametreler ve Parametrik Değerler
a) Mikrobiyolojik parametreler
İçme-Kullanma Suları için:
Parametre
Parametrik değer sayı/100 ml
Escherichia coli ( E. coli )
0/100 ml
Enterokok
0/100 ml
Koliform bakteri
0/100 ml
İçme Suları için (İmlahanede):
Parametre
Parametrik değer sayı/ ml
Escherichia coli ( E. coli )
0/250 ml
Enterokok
0/250 ml
Koliform bakteri
0/250 ml
P. aeruginosa
0/250 ml
Fekal koliform bakteri
0/250ml
Salmonella
0/100ml
Clostridium perfiringens
0/50ml
Patojen Staphylococlar
0/100ml
22 °C’de koloni sayısı
37 °C’de koloni sayısı
100/ml
20/ml
Parazitler
0/100ml
Diğer mikroskobik canlılar
0/100ml
Kaynak Suları için:
Parametre
Parametrik değer sayı/ ml
Escherichia coli ( E. coli )
0/250 ml
Enterokok
0/250 ml
Koliform bakteri
0/250 ml
P. aeruginosa
0/250 ml
Fekal koliform bakteri
0/250ml
Patojen Mikroorganizmalar
0/100ml
Anaerob sporlu sülfat redükte eden bakteriler
0/50ml
Patojen Staphylococlar
0/100ml
Kaynaktan alınan numunede maksimum :
22 °C’de 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında koloni sayısı
37  °C’de 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı


20/ml
5/ml
Ambalajlanmış sularda ambalajlandıktan sonra maksimum: (Numune, Ambalajlanmayı takiben 12 saat içerisinde alınmak ve bu süre içerisinde 4oC ±1 oC ’de saklanmış olmak kaydıyla) :
22 °C’de 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında koloni sayısı37  °C’de 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı



100/ml
20/ml
Parazitler
0/100ml
Diğer Mikroskobik Canlılar
0/100ml
b) Kimyasal Parametreler
Parametre
Parametrik değer
Birim
Notlar
Akrilamid
0.1
μg/L
Not-1
Antimon
5.0
μg/L
Arsenik
10
μg/L
Benzen
1.0
μg/L
Benzo (a) piren
0,010
μg/L
Bor
1
mg/L
Bromat
10
(içme-kullanma suları için 31 Aralık 2007 yılına kadar 25 μg/L olarak uygulanır)
μg/L
Not 2
Kadmiyum
5,0
μg/L
Krom
50
μg/L
Bakır
2
mg/L
Not 3
Siyanür
50
μg/L
1,2-dikloretan
3,0
μg/L
Epikloridin
0,10
μg/L
Not 1
Florür
1,5
mg/L
Kurşun
10
(içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine kadar  25 μg/L olarak uygulanır)
μg/L
Not 3 ve 4
Cıva
1,0
μg/L
Nikel
20
μg/L
Not 3
Nitrat
50
mg/L
Not 5
Nitrit
0,50
mg/L
Not 5
Pestisitler
0,10
μg/L
Not 6 ve 7
Toplam pestisitler
0,50
μg/L
Not 6 ve 8
Polisiklik aromatik hidrokarbonlar
0,10
μg/L
Belli bileşiklerin konsantrasyon toplamı; Not 9
Selenyum
10
μg/L
Tetrakloreten ve trikloreten
10
μg/L
Belli parametrelerin konsantrasyon toplamı
Trihalometanlar-toplam
100
(içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine kadar   150 μg/L olarak uygulanır)
μg/L
Belli bileşiklerin konsantrasyon toplamı; Not 10
Vinil Klorür
0,50
μg/L
Not 1
c) Gösterge parametreleri
Parametre
Parametrik Değer
Birim
Notlar
Alüminyum
200
μg/L
Amonyum
0,50
mg/L
Klorür
250
mg/L
Not 1
C. perfringens (sporlular dahil)
0
sayı/100 ml
Not 2
Renk
Tüketicilerce kabul edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
İletkenlik
2500
20 °C’de μS / cm
Not 1
PH
³6,5 ve £ 9,5
pH birimleri
Notlar 1 ve 3
Demir
200
μg/L
Mangan
50
μg/L
Koku
Tüketicilerce kabul edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
Oksitlenebilirlik
5,0
mg/L O2
Not 4
Sülfat
250
mg/L
Not 1
Sodyum
200
mg/L
Tat
Tüketicilerce kabul edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
22 °C’de koloni sayımı
Anormal değişim yok
Koliform bakteri
0
Sayı/100 ml
Not 5
Toplam Organik Karbon (TOC)
Anormal değişim yok
Not 6
Bulanıklık
Tüketicilerce kabul edilebilir ve herhangi bir anormal değişim yok
Not 7
Ayrıca Türk Standartları Enstitüsü içme-kullanma sularında sağlanılması gereken standartları TS-266 kodlu yayınında tebliğ etmiştir. Buna göre;
TS – 266 STANDARTLARI
Fizikokimyasal Özellikler
PARAMETRE
BİRİM
İÇME VE KULLANMA SULARI
KAYNAK SULARI
Bulanıklık
Birim
5
5
Renk
Pt – Co
1 – 20
1
Toplam Demir
mg/lt
0,05 – 0,2
0,05
Amonyum
mg/lt
0,05 – 0,5
0,05
Nitrit
mg/lt
0,1 – 0,5
0,1
Klorür
mg/lt
30 – 250
30
Ph
6,5 – 9,5
6,5 – 9,5
İletkenlik
ms/cm
650 – 2500
650
 Suda Fazla Miktarda Bulunması İstenmeyen Maddeler
PARAMETRE
BİRİM
İÇME VE KULLANMA SULARI
KAYNAK
SULARI
Nitrat
mg / lt
25 – 50
25
Sülfat
mg / lt
25 – 250
25
Sodyum
mg / lt
100 – 200
100
Alüminyum
mg / lt
0 – 0,2
0,2
Bor
mg / lt
0 – 0,001
0,001
Mangan
mg / lt
0,02 – 0,05
0,02
Bakır
mg / lt
0,1 – 2
0,1
Florür
mg / lt
1 – 1,5
1
Arsenik
mg / lt
0 – 0,01
0,01
Kadmiyum
mg / lt
0 – 0,005
0,005
Siyanür
mg / lt
0 – 0,05
0,05
Krom
mg / lt
0 – 0,05
0,05
Civa
mg / lt
0 – 0,001
0,001
Nikel
mg / lt
0 – 0,02
0,02
Kurşun
mg / lt
0 – 0,01
0,01
Mikrobiyolojik Analizler

PARAMETRELER
İÇME VE
KULLANMA SULARI
KAYNAK
SULARI
Eschericha coli (E.coli)
0/100 mL
0/250 mL
Enterococci,
0/100 mL
0/250 mL
Pseudomonas aeruginosa
0/250 mL
Koloni Sayısı, 22°C’ta
100/mL


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder