Bu Blogda Ara

27 Şubat 2017 Pazartesi

KRALLAR İÇİN BİLE YASALAR VE ONLARI UYGULAYAN HAKIMLER OLMALI. KONTROL EDİLMEYEN GÜÇ FELAKET GETİRİR.



Berlin’de Hakimler Var
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam’dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve “Bana şuraya bir saray yapın” diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral’ın beğendiği yerde bir değirmen.
​Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor.
– Buyrun?
– Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
– Satmıyorum ki ne parası?
– Saçmalama Kral istedi.
– Bana ne! Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki!
​Adamları gelip Kral’a diyorlar ki;
– Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. “Satmıyorum” dedi.
– Çağırın bakalım bana şu adamı.
​Değirmenci gelip, Kral’ın karşısında duruyor. II. Frederick:
– Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
– Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
– Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
– Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya’nın her yerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!
​II. Frederick ayağa kalkıyor;
– Unutma ki ben Kralım!
​Değirmenci bakıyor ve diyor ki;
– Asıl sen unutma ki Berlin’de hakimler var! Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz.

Potsdam’da Sansosi Sarayı. Saray ve değirmen yan yana. Kral ve değirmenci adaletle komşu oluyor.
​Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci sesleniyor;
– Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?
​II. Frederick diyor ki;
-“ADALET HER SABAH bana, SICAK BİR EKMEK kokusuyla gelirdi.”
Kısaca güzel günler er veya geç gelecek çocuklar!
Yıllardır Hukuk Fakültelerinde anlatılan “Berlin’de hakimler var” konulu bu yazıyı umarım ki siz de, yeri geldiğinde farkındalık yaratmak için paylarşınız.
 

KİMLERİ ASACAKLAR ACABA?, TABİİ ANAYASA TASLAĞI KABUL EDİLİRSE....

resim gösterilmiyor

NEDEN MEDENİ ÜLKELERDE İDAM YOK?

MEDENİ ÜLKELER NEDEN İDAMA KARŞI?
BİR İNSANIN DEĞERİ NEDER ACABA ÜLKEMİZDE? BAZEN KOCA BİR SIFIR, BAZEN BİR MİLYON, BAZEN , ÜÇ BEŞ KURUŞ. BAZEN YILLAR SÜREN DAVALAR, BAZEN İŞİN GEREĞİ DEYİP ARKASINDAN SÖYLENEN BİR KAÇ GÜZEL SÖZ VE ARDINDAN UNUTULMAK.
BÖYLE OLUNCA TABİİ İDAMIN BİR ANLAMI KALMIYOR. DEĞERSİZ OLAN İNSANDAN BİR KAÇI EKSİLMİŞ KİMİN UMURUNDA.
27 MAYIS, 12 EYLÜL DARBELERİ ARDINDAN ASILAN İNSANLAR İÇİN ŞİMDİ PİŞMANLIK VE ASANLARA KARŞI ŞİDDETLİ BİR TAVIR SERGİLENMEKTE AMA BEN SORUYORUM ŞİMDİ BU TAVIR BUNLARI GERİ GETİREBİLECEK Mİ? O AİLELERİN İÇİNDE Kİ ACILARI DİNDİREBİLECEKMI? HAYIR, HATA YAPILDIYSA O İNSANLAR ASILDIYSA BU BİR DAHA PARDON DİYEREK GERİ GETİRİLEMEZ.
ŞİMDİ YİNE İDAM TARTIŞILIYOR. HEMDE MUTLAK BİR TEK ADAM REJİMİNİN REFERANDUM ÖNCESİ.KARARNAMELERLE ADAM ASMA İÇİN ZEMİN HAZIRLANIYOR. TERÖRİST VE ONA YARDIM VE YATAKLIĞIN SINIRLARI BELLİ OLMAYACAK BİR ŞEKİLDE CEZA HUKUKUMUZDA YER ALMASI İLE İDAM DA SINIRLARI BELLİ OLMAYACAK ŞEKİLDE GETİRİLMESİNİN YOLU ACILIYOR. TABİİ BUNDAN SONRA TARİH YAZACAKTIR HAKSIZ YERE BİR KİŞİNİN KARARI İLE ASILAN İNSANLARIN MASUM OLDUĞUNU AMA BU ONLARI GERİ GETİRMEYECEKTİR.
TRAFİK SORUNUNUN SEBEBİNİ ARAÇLARA BAĞLAYIP, KALDIRIN BU ARAÇLARI BAKALIM TRAFİK SORUNU KALIYORMU DEMEK GİBİ BİR ŞEYDİR İDAMA ONAY VERMEK.

26 Şubat 2017 Pazar

ÖZEL-BÜRO /// TARİH /// EMİN ÇÖLAŞAN : Abdülhamit gerçekleri !


EMİN ÇÖLAŞAN
Sevgili okurlarım, Osmanlı padişahı Abdülhamit için TRT tarafından hazırlatılan dizinin ilk bölümü dün akşam yayınlandı. Birileri yine iyi para kazandı!
Şimdi piyasada Abdülhamit modası var. Osmanlı'nın bu padişahı zorla yüceltilmek isteniyor, adı çeşitli kamu kurumlarına veriliyor. Son olarak İstanbul'daki koskoca GATA Hastanesi'nin adı Abdülhamit Hastanesi olarak değiştirildi.
Biz millet olarak tarihimizi hiç bilmeyiz. Oysa bu padişah ilginç biridir.
1876-1909 yılları arasında tam 33 yıl boyunca tek adam olarak padişahlık yaptı.
Dönemi hezimetler, yenilgiler ve her biri devlete utançlar veren olaylarla doludur.
Bu süre içerisinde kazandığı bir tek zafer, bir tek başarı bile olmamıştır.

*  *  *
1877 yılında Rus ordusu Osmanlı'ya saldırdı. Doğu'dan Erzincan'a kadar girdiler, Batı'da Rumeli ve Trakya'nın bir bölümünü ele geçirdiler. Bu yenilgi tarihimizde 93 Harbi olarak anılır.
Kuzey'den gelen ve Plevne müdafaasını çökerten Rus orduları İstanbul'u işgal etmek üzereydi. Yeşilköy'e kadar dayandılar. Abdülhamit İngiltere'ye başvurup “Beni kurtarın” diye ricacı oldu ve İngiliz donanması İstanbul'a demir attı.
Ruslar o günkü adı Ayestefanos olan Yeşilköy'de 10 katlı apartman yüksekliğinde görkemli bir zafer anıtı yaptı. Abdülhamit derseniz, çok uzun yıllar boyunca padişahlığını bu anıtın yanı başındaki Yıldız sarayında (ve hiç utanmadan) sürdürdü.

*  *  *
Tahta çıktığı zaman Osmanlı'nın parlamentosu vardı. Hemen ilk iş olarak kapattı!..
Ve o günden sonra 33 yıl boyunca ülkeyi tek adam-tek despot yöntemiyle yönetti. Sadrazam, büyük devlet adamı Mithat Paşa'yı bugün Suudi Arabistan'da olan Taif Kalesi'ne sürdürdü ve orada adamlarına boğdurarak şehit etti.
Korkak, vesveseli bir adamdı. Padişah kaldığı sürece sarayından sadece cuma günleri namaza gitmek için çıkardı! Ne de olsa halife idi!
Ülkeyi gizli hafiyeler ve jurnalcilerle yönetti. Nice asker ve sivil yurtseverleri İmparatorluğun Fizan, Yemen gibi en ücra köşelerine sürgün edip hayatlarını kararttı.

*  *  *
Evet, korkaktı.
Dünyanın en güçlü donanmalarından biri elindeydi. Haliç'teki donanmayı “Dışarı çıkarsa bu gemiler sarayımı bombalayıp beni tahttan indirirler” korkusuyla orada yıllar boyu çürüttü.
Devlet kendisinden sonra Balkan Harbi ile Birinci Dünya Harbi'ne girdiğinde donanma sıfır düzeyinde idi ve gemiler artık çalışmıyordu!
O iki savaşta yine hezimete uğradık.
Elinde Ertuğrul isimli ahşap bir firkateyn vardı. Onu Japon İmparatoru'na nişan ve madalya vermek için Japonya'ya gönderdi. Hint Okyanusu'nun fırtınalı denizlerine dayanamayan ahşap Ertuğrul dönüş yolunda battı ve 587 denizcimiz boğularak şehit düştü.

*  *  *
İstanbul'da yaşayan Lorando ve Tubini isimli iki piyasa bankerinden büyük miktarda borç almıştı. Geri ödeme zamanı çok geçtiği halde, Fransız uyruklu bu iki bankere borcunu ödemedi.
Yıl 1901.…Bunun üzerine Fransa hükümeti Limni ve Midilli adalarına donanmasını gönderip asker çıkardı.
Borç ödeninceye kadar her iki adanın da gümrük gelirlerine el koyduğunu resmen açıkladı.
Paçaları tutuşan Abdülhamit borcunu ödemek zorunda kaldı.
Bu durumlara düşürülen bir devletin saygınlığı olur mu!

*  *  *
Orduyu ve donanmayı yok eden Abdülhamit savaştan korkardı. Bir tek Yunanistan'la savaştı ve kazandı!.. Ama hiçbir kazancı olmadı, Batılı devletlerin baskısıyla nasihat aldı.
Onun döneminde bir karış bile toprak kazanamadık ama verdiği yerler çok!
Teselya'yı Yunanistan'a, Kıbrıs'ı İngiltere'ye verdi.
Karadağ, Bulgaristan, Romanya ve Tunus elden çıktı.
Gerçek bir despottu…
Astığı astık kestiği kestikti ama doğruyu söylemek gerekirse insanları idam ettirmezdi. Sürgün edip susturmayı her zaman tercih etti.
Kendisine her gün yüzlerce jurnal gelirdi. Bu iğrenç jurnalleri verip insanların hayatını kaydıran herkesi saraydan maaşa bağlamıştı. Devletin kese kese altınlarını onlara ihsan ederdi. Jurnalcilik bir sürü sahtekarın geçim kapısı olmuştu.

*  *  *
Özellikle Batı ülkelerinden acayip korkardı. Onlarla sorun çıkmasını istemez, ne dedilerse onu yapardı.
Yıl 1905. Ermeni terör örgütleri kendisine Yıldız Camisi avlusunda bombalı saldırı düzenledi ve Abdülhamit'in kıl payı kurtulduğu bu patlamada yakınında bulunan 26 kişi öldü. Ermeniler bu paralı görevi, taşeron olarak kiraladıkları Edward Jorris isimli bir Belçika vatandaşı anarşiste yaptırmıştı.
Jorris yakalandı, her şeyi itiraf etti ve idama mahkum edildi… İstanbul'daki Batılı devletler hemen devreye girip katilin Belçika'ya iade edilmesini istediler…
Ve Jorris'i gizlice iade etti, gemiye bindirip ülkesine gönderdi!

*  *  *
Günün birinde Selanik ve Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu. Yurtsever asker ve sivil aydınlar İmparatorluğun içine düştüğü durumlara artık isyan ediyor, özgürlük istiyordu.
Yıl 1908. Bazı subaylar emirleri altındaki askerlerle birlikte dağa çıkıp Meşrutiyet ilan edilmesini, Meclis'in yeniden açılmasını istediler.
Şimdi dizilere konu olan Abdülhamit başına gelecekleri görmüş ve yine korkmuştu.
İkinci Meşrutiyet'i ilan etti, 33 yıl aradan sonra Meclis'i tekrar açtırmak zorunda kaldı.
Süngüsü iyice düşmüştü.
Selanik'ten İstanbul'a Meşrutiyet'i korumak ve sahip çıkmak adına askeri birlikler (avcı taburları) gönderildi. Ancak yobazlar-şeriatçılar bu olanlara karşıydı.
Avcı taburlarında görevli bazı çavuşları ayarlayıp isyan çıkardılar.
Bu isyan tarihimizde 31 Mart şeriat olayı olarak bilinir.

*  *  *
Bu kez isyanı bastırmak için Selanik ve Edirne'den yeni askeri birlikler yola çıkarılıp trenlerle İstanbul'a gönderildi.
Bunun adı Hareket Ordusu oldu…
Hareket Ordusu İstanbul'da isyanı bastırdı. Kurulan Harp Divanları gereken yargılamaları yaptı ve çok sayıda yobaz idam edildi.
Bu arada Meclis toplandı ve Abdülhamit'in tahttan indirilmesine karar verdi. Yerine kardeşi Reşat padişah oldu.
(Burada bir parantez açıyorum. Bu konuları baştan sona öğrenmek isteyenler Osman Selim Kocahanoğlu'nun şimdi üçüncü baskısı yapılan “31 Mart Ayaklanması ve Sultan Abdülhamit” isimli çok ilginç ve öğretici kitabını okuyabilir. (Temel Yayınları).

*  *  *
Bu sırada Balkan Harbi başlamış, Bulgar ordusu neredeyse İstanbul'un kapısına dayanmıştı. İttihat Terakki hükümeti İstanbul elden giderse devletin eski padişahı da esir düşebilir korkusuyla Abdülhamit'i İmparatorluğun en güvenilir bölgesi olan Selanik'e (çocukları ve karılarıyla birlikte) sürgün gönderdi. Orada devlet tarafından kiralanan Alatini köşkünde kaldılar.
Padişahlığı süresince on binlerce masum insanı sürgün eden şahıs şimdi kendisi sürgün edilmişti!

*  *  *
Abdülhamit 31 Mart irtica olayına acaba destek vermiş miydi?
Bu konu bugün bile bilinmiyor. Elde somut bir kanıt yok. Destek vermiş olmasa bile karşı da çıkmamıştı.
Bir süre sonra, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patladı. Selanik tehlike altındaydı.
Devlet, bu eski padişahı bu kez yine aynı gerekçeyle, düşman eline geçmesin diye İstanbul'a getirip Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdi. 1918 yılında ölünceye kadar orada yaşadı.

*  *  *
Ürkek, korkak, vesveseli bir adamdı. 33 yıl boyunca uyruklarına kan kusturdu.
Bu süreçte iyi işler de yapmadı mı? Elbette yaptı ama kötülükleri iyiliklerinden çok daha fazladır.
Koskoca güçlü donanmayı Haliç'te çürüttü.
Girdiği her savaşta (Rus ve Yunan) ordumuzu saraydan yönetmeye kalkışıp yenilgiye uğrattı.
Kıbrıs dahil pek çok mülkümüzü yabancılara kaptırdı.
Ülkeyi hafiyelerin verdiği gizli jurnallerle yönetti. Tahttan indirildikten sonra kurulan heyetler, Yıldız Sarayı'nda torbalar dolusu jurnaller buldu. Ama bunlar okundukça bazı acı gerçekler de ortaya çıktı. Abdülhamit'e en karşı bilinen bazıları bile ona jurnal vermişti! Bunun üzerine jurnallerin okunmasından vazgeçildi ve hepsi birden heyetler önünde yakıldı!

*  *  *
Rus ordusunun Yeşilköy'de, sarayına birkaç kilometre ötede yaptırdığı görkemli zafer anıtının yanında hiç utanıp sıkılmadan padişahlık yapıp devletin onurunu çiğneten bu şahıs şimdi neredeyse “Kahraman (!)” ilan edilecek. (Bu anıt daha sonra İttihat ve Terakki döneminde dinamitlenerek yıkıldı.)
AKP iktidarı siyasi masallar okuyup Abdülhamit'i böyle yapay yöntemlerle parlatmayı bir yana bıraksın da, tarihin gerçeklerine bir baksın.
O padişahı böyle TRT dizileriyle falan aklamak mümkün değildir.
Şu kısacık yazıda çok özetle anlatmaya çalıştıklarım herhalde bun
un kanıtıdır
Gelen Kutusu
x

Özel Büro (Dig.Security.İŞNET)

01:39 (7 saat önce)

24 Şubat 2017 Cuma

NE BU ŞİDDET BU CELAL
DURMADAN SAĞA SOLA SALDIRMA. NETİCELERİNİ, SONUÇLARINI DÜŞÜNMEDEN. EKONOMİ BİLİRİM DİYEN BİRİ ÖNCE ŞUNU DÜŞÜNMELİ, BANKACILIK SEKTÖRÜ SERBEST EKONOMİNİN EN ÖNEMLİ BASAMAKLARINDAN BİRİDİR. BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ ZOR DURUMDA BIRAKACAK BİR SÖYLEV YAPMAK İÇİN İNSANIN SERBEST EKONOMİDEN VAZGEÇMESİ GEREKİR.BİZİM EKONOMİMİZİN EN GÜÇLÜ OLDUĞU  NOKTA DÜNYANIN BİZİM BANKACILIK SEKTÖRÜNE OLAN GÜVENDİR. TÜRK BANKALARININ AÇTIĞI HER lc AT SİGHT AKRETİFLERİNİ BÜTÜN DÜNYA BANKALARI KABUL EDER. BUDA BİZİM SANAYİMİZİN AYAKTA KALMASININ EN ÖNEMLİ FAKTÖRÜDÜR. SİZ "PARANIZI BANKALARA YATIRIRSANIZ, BANKALAR KORKUNÇ PARALAR KAZANIR" DERSENİZ BU SİZİN MEVCUT BANKACILIK SİSTEMİNDEN YANA OLMADIĞINIZ ANLAMA GELİR. BÖYLE DÜŞÜNÜYORSANIZ BUNU BANKALARI YABANCILARA SATMADAN ÖNCE DÜŞÜNMENİZ GEREKİRDİ. HAZIR BU BANKALARIN BİR ÇOĞU ELİNİZDEYKEN SATMAYIP SİZ İŞLETSEYDİNİZ.
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ ACABA? SERBEST EKONOMİDEN KAPALI EKONOMİYE GEÇMEYİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ.

REFERANDUM UN ÖNEMİ

Anayasa taslağının ana nedenlerinden biri neymiş, biri bir zaman masaya anayasa fırlatılmış... O zaman biri anayasayı çiğnemek istemiş ve biride onu hükümete hatırlatmış. Şimdi ise anayasa rahat rahat çiğneniyor,hemen hemen her maddesi adeta yok sayılıyor ama kimse bir şey demiyor. Kimse dur sen anayasanın tarafsızlık maddesi dahil bir çok maddesini çiğniyorsun demiyor. Peki daha ne isteniyor? Bir kişiye bundan daha fazla yetki verilebilinirmi? Peki o zaman bu taslağa ne gerek var diyeceksiniz. Çok gerek var. Anayasayı ihlal eden bunun suç olduğunu bile bile ihlal ediyor. İstenen ise bunun suç olmaktan çıkarılması. Şu anda bir partinin çoğunluk hükümeti var, maazallah şayet parti parçalanır yada bir seçim kaybederse ne olur. Bu suçların hesabı sorulabilinir. İşte bu olmasın isteniyor. Partinin bölünmemesi için partili başkanlığın olması ve başkanın parti başkanı olması gerekir.
Sıra kararnamelerle, muhalefeti ortadan kaldıracak bir siyasi parti yasası yapmaya gelir. FETÖ ve terörist soruşturmaları nedeniyle muhalefeti ortadan kaldırmaya gelir sıra.
Başkan meclisi fes eder, ettiğinde meclis anında fes olur, tabii kendininde yeni bir seçime gitmesi gerekir ama başkan yenisi seçilinceye kadar görevi başında kalır. O noktadan sonra seçim ne olur Allah bilir.????Çünkü istediği an, istediği gibi OHAL ilan edebilir. İŞTE BU NEDENLE TÜM TÜRKİYE VATANDAŞLARI BU REFERANDUMUN ÖNEMİNDEN HABERDAR OLMALI.

13 Şubat 2017 Pazartesi

OHAL KAPSAMINDA GÖREVDEN ALINAN BELEDİYE BAŞKANLARI VE TUTUKLU MİLLET VEKİLLERİ HAKKINDA;
HALK OYU İLE MECLİSE GİRMİŞ BİR PARTİ VE YİNE HALK OYU İLE SEÇİLMİŞ ONCA BELEDİYE REİSİ OHAL KAPSAMINDA GÖREVDEN ALINDI. SEBEP, TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HİZMETİNDE OLMAK. TAMAM BU ÇOK BÜYÜK BİR SUÇ, ANCAK BÖYLE BİR SUÇU İŞLEYENLER EN FAZLA 4-5 SENE GÖREVDE KALACAKLAR VE BU SÜRENİN SONUNDA BU EYLEMLERİ HALK TARAFINDAN ONAYLANMAZSA TEKRAR SEÇİLEMEYECEKLERİNDEN KANUN VE YARGI GEREKENİ YAPACAKTIR. TABİİ BU ARADA DEVLETİN MALİ DENETİMİ NEDEN YAPILMADI DİYE SORMAK GELİYOR İNSANIN AKLINA. YOK TEKRAR SEÇİLİYORSA O ZAMAN DURUP DÜŞÜNMEK GEREK. SORUN NEREDE DİYE.?O YÖRENİN HALKI BİR ŞEY İSTİYOR AMA BİZİM HABERİMİZ Mİ YOK ACABA??ORALARDA BİR SORUN MU VARDA BİZİM HABERİMİZ Mİ YOK ACABA??
YÜZDE BİR FARLA BİR ANAYASA TASLAĞINI HALK OYUNDAN GEÇTİĞİNİ KABUL EDECEK OLANLAR, BU SORULARA NASIL CEVAP VERECEKLERİNİ MERAK EDİYORUM .........

NEDEN HAYIR

NEDEN HAYIR

BU ANAYASA TASLAĞI İLE SİYASİ PARTİLER HİÇ BİR MALİ VE İDARİ DENETİME TABİ OLMAYAN BİR BAŞKAN VE ONUN PARTİSİ İLE MALİ VE SİYASİ İMKANLARI BU BAŞKANIN İKİ DUDAĞI ARASIN OLAN SİYASİ PARTİLERİN REKABET ŞEKLİNDE OLACAKTIR. BU BAŞTAN ADALETSİZ BİR YARIŞ OLACAKTIR. 
BU YARIŞIN SONUNDA PARTİLER TEKER TEKER SAF DIŞI KALACAK VE MECLİSTE Kİ OYLAMADA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ VARLIĞINI İKTİDAR PARTİSİ VE ONUN BAŞKANI AYNI ZAMANDA DEVLET BAŞKANINA BORÇLU BİR PARTİ VEYA PARTİLER YOLLARINA DEVAM EDEBİLECEKTİR. İŞTE BU BİR TEK PARTİ MODELİDİR. PARTİ İNANCINIZI BİR YANA KOYARAK TARAFSIZ BİR GÖZLE YAPILMAK İSTENENLERİ AKIL SÜZGECİNDEN GEÇİRİRSENİZ BUNUN BÖYLE OLDUĞUNU GÖRÜRSÜNÜZ.

10 Şubat 2017 Cuma

NEDEN HAYIR

İŞTE BENİM ANAYASA TASLAĞINA NEDEN "HAYIR" DEDİĞİMİN NEDENİ; BAŞBAKANIN "BENİM GİBİ DÜŞÜNMEYENLER TERÖRİSTTİR, FETÖCÜDÜR" MANTIĞIDIR. DÜŞÜNÜN Kİ BU MANTIĞA SİZ SONSUZ YETKİ VERECEKSİNİZ. DÜŞÜNÜN Kİ BİR KHK İLE GELECEK BİR İDAM, ŞU AN TERÖR ÖRGÜTÜ İLE SUÇLANAN GAZETECİLERIN İDAMINA NEDEN OLACAK. BUNU İRAN DAKİ GİBİ YÜZ BİNLER TAKİP EDECEK. 
GÖRÜNEN KÖY KLAVUZ İSTEMEZ.....

Bu anayasa taslağı yönetim sistemini değiştiriyormu?


BU ANAYASA TASLAĞI YÖNETİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRİYORMU?
AK PARTI YÖNETİM SİSTEMİMİZİN 1923 DE BELİRLENEN SİSTEM OLAN CUMHURİYET OLDUĞUNU SÖYLEDİ
BÜYÜK BİR İHTİMALLE BU DOĞRUDUR.
ŞÖYLE Kİ:
1-KUZEY KORE DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ
PARTİ FALAN YOK , BABA DAN OĞUL A GEÇEN BİR YÖNETİM SİSTEMİ. KENDİNİ ALLAH İLAN EDEN SAPIK BİR LİDER TARAFINDAN İDARE EDİLİYOR. YALINIZ RUSYA DESTEKLİYOR.
2- CİN HALK CUMHURİYETİ
TEK PARTİ, ÖLÜNCEYE KADAR TEK LİDER. EN DEMOKRATİK HAKLARINI İSTEYEN HALK ÜZERİNE ATEŞ AÇAN ORDU BİRLİKLERİ 2000-3000 ÇİN VATANDAŞINI ÖLDÜRDÜ. HİÇ BİR SORUŞTURMA AÇILMADI.
3- İRAN İSLAM CUMHURİYETİ
PARTİ FALAN YOK. SEÇİM ZAMANI ULEMA HEYETİNİN KARAR VERDİĞİ KİŞİLER ARASINDA SÖZDE SEÇİM YAPILIYOR. YÜZ BİNLERCE KİŞİ ASILDI VEYA KAFASI KESİLDİ.
4-SURİYE ARAP CUMHURİYETİ
BUNA YORUM YOK. DOSTUMUZKEN BİRDEN EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ OLDU. OYSA BAŞKANLIK SİSTEMİ BİZE ÖNERİLENE O KADAR ÇOK BENZİYOR Kİ.
5-KÜBA SOSYALİST CUMHURİYETİ
PARTİ YOK. SÖZDE SEÇİMLE BABADAN OĞULA GEÇİYOR.
GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ BUNLAR GİBİ DAHA ONCA SÖZDE CUMHURİYET VAR.
6-AMERİKA TAM BAŞKANLIK DEĞİLDİR. SUUDİ ARABİSTANA TAZMİNAT AÇMA HAKKI KANUNUNU OBAMA VETO ETMESİNE RAĞMEN MECLİS VE SENATO KABUL EDEREK YASALAŞTIRMIŞTIR.SAVCILAR EYALETLERDE HALK OYU İLE SEÇİLMEKTEDİR.FEDERAL MAHKEMELER TAMAMEN BAĞIMSIZDIR.JÜRİ SİSTEMİ HALKIN SESİDİR.
BİRDE SUUDİ ARABİSTAN KRALLIĞI VAR:
Al-Saud ailesi tarafından monarşi ile yönetilen SA’nın anayasası Kuran ve Sünnet olarak belirtilmektedir. Kral’ın aynı zamanda Devlet ve Hükümet Başkanı olduğu bu sistemde, hükümet fonksiyonları Bakanlar Kurulu marifetiyle yürütülmektedir. Üyelerinin tamamı Kral tarafından atanan 150 üyeli Şura Meclisi yasama çalışmalarında rol almakla beraber, Şura Meclisinde görüşülen yasa tasarıları, Bakanlar Kurulunca kabul edilmesi ve Kral tarafından onaylanması halinde yürürlüğe girebilmektedir. SA’da siyasi parti mevcut değildir.
AMA BU CUMHURİYET DEĞİL TABİİ....

Devlet bankaları batırmaya çalışıyor

Devlet bankaları batmaya sürüklüyor. Özellikle devlet bankalarının sorumsuzca vereceği yandaş krediler ile özel bankalar zora düşerken kamu bankaları bu zararları yandaş fonu pardon Varlık fonu tarafından karşılanacak. Şu unutulmamalı bankalar batarsa Türkiye batar.